REZERVASYON
Rezervasyon zorunlu değil ancak rezervasyon yaptırdığınız takdirde hem sizin hem bizim için hayat daha kolay!
Ege Havzası’nda bölge malzemeleriyle kendi usulünce Akdeniz yemekleri pişiren ve odaları olan bir “Köy Lokantası” yız.
Caferli Köyü’ne taşınmadan evvel, 2018’de Çiy’i kurarken yalın ve doğayla bir olmaktı temelde amacım. Kızılderili isimlerindeki müsemmalığa inanarak Çiy Damla’sından esinle çıktım yola.
Zamanın döngüsünü hatırlamak için, tabaklarımızdaki mevsimselliği, çiy damlasının sadeliğini, tabiatın bir parçası olduğumuzu, zamanla ve doğayla yarışmadan var olmayı sofraya koyabilelim istedim başlarken.
Zamanla yapmaya çalıştığımızın yalnızca mutfakla sınırlanamayacağını gördüm.
Ne zaman ki bunun hayatta bütüncül bir duruş olduğunu anladım;
O zaman rezervasyon için telefonun yanıtlanmasından, köye gelirken geçtiğimiz servili yoldan, serviste kullanılan kumaşın dokusundan, yemeği pişirmek için seçilen malzemeden, geri dönüştürdüğümüz yumurta kolilerinden, cam atık sayısını düşürmek için sürahide servis edilen sularımızdan, kullanılmış ve iyileştirilmiş mobilyalarımızdan, kahvenin üreticisinden, içeride çalan müzikten, atıkların ayrışmasından, yağmur suyunun toplanmasından, ekibin birbiriyle iletişiminden ayrılamayacak, ruhu olan, canı olan bir bütün yarattık.
Misafirlerimizi ağırlarken içinde bulunduğumuz vadiyi yorarak değil, iyileştirerek yolumuza devam ediyoruz.
restaurant
Çiy’i bir kaç kelimeyle anlatmak’ kolay olmadı benim için bugüne kadar. Stratejik olarak belirlenen prensiplerle kurulmadık çünkü.
Yolda bir bir dizdik Çiy’in olmazsa olmaz taşlarını, ekiple birlikte.
Zamanın ruhuna yetişmekten yorulanların “yavaşlamayı hatırlayacağı” bir dükkan hayal ettim.
Ege’de dağ başında, annemin deyişiyle ‘antin kuntin’ yemekler yaparak başladık. Bulunduğumuz bölgede üreticinin tarlası ve sergisindekilerle, bostanımızın bizimle paylaşmak istedikleriyle, kasabımızın tezgahindakilerle hazırladık tabaklarımızı bugüne kadar.
“Doğanın armağanı” dedik Çiy’i kurarken, “doğadan beslenirken doğayı beslesin” istedik. Bugün evrenin biz insanoğluna sundugu arzın, taleplerimizi karşılayamaz hale geldiği noktada artık sürdürebileceğimiz bir evrende yaşamadığımızın farkındayız. Bu yüzden dokunabildiğimizi iyileştirmek niyetiyle kuruyoruz sofralarımızı. Acelesiz, gerçek malzemeyle, her ürünün zamanına saygıyla, bölgeden uzaklaşmadan bulduğumuz ürünleri kendi usulümüzce işleyerek servis ediyoruz.
menü
konukevi
İlk günden beri Mutfak Çiy’in kalbi oldu. Bugün de mutfakta başlattığımız ‘Çiy’ anlayışını bütüne yayarak Çiy Konukevi’nin altı odasında, birbiriyle alakasız görünen ürünlerin tabaktaki uyumundan esinle; var olanı iyileştirmek için eski ve güzel olanın, yeni ve fonksiyonel olanla birleşiminden eklektik bir estetik algısı yarattık.
Odalarımızın üçü Caferli Köy evleri mimarisine sadık kalarak onarılıp iyileştirildi. İçinde bulunduğumuz vadide bulunan ve mutfakta kullanmayı en çok sevdiğim baharatlar olan Itır, Mercanköşk ve Sumak’a ithafen isimlendirdik.
Köy odalarımızda ağırlıkla antika takımlar kullanılırken geçmişi zerafetle korumayı gözettik.
Zeytinli odalar diye tanımladığımız odalarımızı ise yeni binada,nispeten modern bir tarzda tasarladık.